Ülkemizde kadın haklarına saygı duyulması ile ilgili eskisine nazaran daha çok çalışma yapılırken bir yandan da kadın cinayetlerinin arttığını görüyoruz. Her akşam haberlerde bununla ilgili içimizi dondurun haberler var. Kadın haklarının savunulabilmesi ve eşit şartlara sahip olabilmek için tabiî ki öncelikle yaşam ve yaşama hakkı tanınmalı. Yaşam hakkı, hayatta kalabilme hakkı. Yaşama hakkı da okuyabilme, çalışabilme, aile içinde karar alabilme, hayatı paylaşabilme hakkı. Sadece yaşıyor olmak yetmez, hayal kurabilme, isteklerini gerçekleştirebilme hakkının da tanınıyor olması lazım.
Kadını hangi maddi imkanda hangi konumda olursa olsun hep bir adım geride görme hali, verilen bir hakta bir jest yapılmış havasının yaratılması gerçekten çok rahatsız edici. Bunların ortadan kalkması için daha çok yolumuz ve kadın, erkek herkesin desteğine ihtiyacımız var.
20 yıldır kendi işimi yürüten bir iş insanı olarak kadın olduğum ve görüşmeye gidecek bir erkek çalışanım olmadığı için bizimle çalışmak istemediğini belirten iş insanlarını gördüm. Kocamla çalışmadığım veya bir erkek ortağım olmadığı için şaşıran kişilere rastladım. 20 yılın üstüne artık böyle bir sorun yaşamıyorum tabiî ki ama bir kadının kendini var edebilmesi ve konumlandırması için ekstra birkaç yıla daha ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Özellikle erkek egemen bir sektörde çalışıyorsa. Maalesef erkek işi denilen makine, otomotiv gibi sektörlerde kadının çalışıyor olması ekstra bir övgü kaynağı ülkemizde. Kadınlar olarak, iş hayatında eşit işlerde, eşit şartlarla çalışma beklentimiz var. Çocuk ve yaşlı bakımının daha çok kadının üstünde olduğu toplumumuzda daha çok eş, kardeş, çocuk ve baba desteğine ihtiyacımız var. Bu sorumlulukların üzerimizde olduğunun farkında olan anlayışlı patronlara ihtiyacımız var. Kadın değil insan olarak görülmeye ihtiyacımız var. Mesleklerin cinsiyeti olmadığı farkındalığının artmasına ihtiyacımız var. En önemlisi kendimize güvene ve çalışma azmine ve isteğine ihtiyacımız var. Çalışan emekçi kadınları, İşveren olan ayakta kalmak için emek harcayan iş kadınlarını canı gönülden kutluyorum. Kadın kadının kurdu değil yurdudur kavramını hayatımda benimsemiş ve bu kavramın daha da yaygınlaşması için çalışmış bir kişi olarak önce birbirimize destek olmamız gerektiği inancındayım.
İçinde olmaktan her zaman gurur duyduğum Bursa İş Kadınları ve Yöneticileri Derneği’nin (BUİKAD) Nilüfer Organize Sanayi Bölgesi (NOSAB), Borusan Grup ve Borçelik ile beraber başlattığı çok önemli bir projeyi de bu günün manasına uygun olarak duymayanlar için yeniden paylaşmak isterim. Mesleklerin cinsiyetinin olmamasından yola çıkarak başlatılmış olan ‘Bu iş Eşitlik İşi” projesi, toplumsal cinsiyet eşitliğine katkı sağlamak adına çok önemli bir adım.
Proje, kadınların üretim süreçlerindeki istihdamını arttırmayı ve sanayinin ihtiyaç duyduğu nitelikli çalışanların yetiştirilmesini amaçlamıştır. kaynak ve köprülü vinç operatörü olacak kadın kursiyerler Borçelik Teknik Akademi tarafından ücretsiz olarak yetiştirilmiş ve kurs sonrası adaylar sınava tabi tutulup başarılı olanlar Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmuştur. Daha sonra bu kursiyerlerin kaynak ve vinç operatörü olarak NOSAB insan kaynaklarına yönlendirilerek istihdam edilmesi amaçlanmaktadır. Kadınların her zaman daha titiz ve programlı çalıştığı düşünülürse belki bu işler için ihtiyacınız olan personeli bu kursiyerler arasından seçebilirsiniz. Sadece 8 Mart’ta değil her gün kadın-erkek eşitliğinin sağlanabildiği bir iş hayatı diliyorum. İyi haftalar.