Bir aşı konusudur gidiyor. Farklı ülkelerin yaptığı aşılar, işe yarayıp yaramadığı, neden herkese yapılmadığı…
Aşı ile ilgili soğuk transfer sağlanması ve aşının sağlıklı olarak ülkelere iletilmesi öncelikli önemli. Herkese eşit sayıda, ülke vatandaşı kadar tedarik edilmesi önemli. Burada şöyle bir soru çıkıyor ortaya; Neden aşının formülü verilmiyor, herkes kendi ülkesinde üretip , aşılanmıyor? Bunun sebebi patent hakları…
Bunlarla ilgili sorular dönüp dururken, karşıma tam da bununla ilgili bir kampanya çıktı. İstanbul Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Mezunları Derneği, “Güneşin Patenti Olmaz” mottosuyla aşı patentlerinin kaldırılması için kampanya başlatmış. Zamanında çocuk felci aşısı mucitlerinden virolog Dr. Jonas Salk, aşının birilerinin “malı” olmamasına en iyi cevabı vermiş ve çocuk felci aşısını geliştirdikten sonra patent almama sebebini açıklarken ‘Güneşin patenti alınabilir mi?’ diyerek tamamen insanlık yararına buluşunu sunmuştur. O zaman için kara günlerin olduğu ve çocukların ölüme sürüklendiği bir dönemde böyle bir aşıyı güneş olarak tanımlaması ne güzel ve bunu herkesin kullanımına açması. İstanbul ODTÜ mezunları da buradan yola çıkarak belirledikleri ‘Güneşin Patenti Olmaz’ mottosuyla çokta haklı bir kampanyaya ön ayak olmuşlar. Aşıların patentlerinin herkese açılması ile ilgili çalışmalara başlamışlar.
Dünya tarihinin en büyük salgınlardan bir tanesi yaşanırken insanı değil sermayeyi koruyan yapılara ancak evrensel hep beraber yapacağımız bir dayanışma ile karşı çıkabiliriz. Dünyadaki pek çok konuda olan adaletsizlik tabiî ki bu konuda da var. Aşıları, nüfusundan fazla dozda stoklayan ülkeler yanında, özellikle Afrika ve Asya’daki birçok ülkeye aşının henüz ulaşamadığı biliniyor. Aşıya erişimde inanılmaz bir eşitsizlik var. Gelişmekte olan ülkeler, sivil toplum kuruluşları ve sağlık örgütleri aşı üretimini artırmak, yoksul ülkelere aşı temin edilebilmesini sağlamak için firmaların patentleri kaldırmasını ve ülkelere açmalarını istiyor. Fakat bununla ilgili Dünya Ticaret Örgütün’e (DTÖ) yapılan başvurular red edildi.
Değişen koşullar ve duyumlar artık gösteriyor ki şu an içinde bulunduğumuz durum hemen geçebilecek bir durum değil, ayrıca değişen yapısı nedeniyle yeni pek çok salgınla karşılaşmamız yeni virüslere karşı yeni aşı ihtiyacı duymamız çok yüksek ihtimal. 2006 yılı öncesinde aşı üretim patentine sahip, ekonomisi daha güçlü ülkelerden az sayıda ilaç firması üretim yaparken, Hindistan gibi bazı ülkeler eş değer aşıyı çok daha ucuza satarak kendi ekonomilerini de güçlendiriyorlardı. Fakat sonrasında imzalanan TRIPS (Fikri mülkiyet hakkı patent antlaşması) ile patentsiz aşı üreten ülkelerde üretim sona erdirildi. Ve artık patent sahibi 20 yıl boyunca üretim, dağıtım ve satış hakkına tek başına sahip oldu Üstelik aşı fiyatını da bu ülkeler belirlemeye başladı. Şu an kısıtlı olsa da ücretsiz olarak sağladığımız bu aşıları ileride hangi koşullarda alabileceğimiz belli değil. Bu yüzden dünyayı etkileyen böyle bir salgın döneminde aşı patentleri ve tekelcilik kaldırılmalı. Patentler, kamunun, toplumun olmalıdır. Aşı üretme kapasitesi olan ülkelere formülü verilerek her ülkenin kendine veya buna imkanı yoksa yakın ülkelerden bunun temin edebilmesi sağlanabilmelidir. Çünkü patenti elinde olan ülkelerde üretim kapasitesi yetersiz, üretim kapasitesi olan ülkelerde de patent yok. Tüm bu sorunların ortadan kaldırılarak insanlık yararına, tüm dünya ülkelerindeki insanların aciliyetle ve eşit bir şekilde aşılanması sağlanmalıdır.
İstanbul ODTÜ Mezunları Derneğinin bu hareketini çok yerinde buluyorum. Dünya çapında bununla ilgili bir çalışma yaptıklarını ve pek çok başvuru yaptıklarını duyuyorum. Ne kadar çok yere ulaşır ve ne kadar çok kişi , kurum ve kuruluşlar duyarsa katkı sağlayabilecek birilerine daha ulaşma şansı olabilir diye ben de bu haftaki sayfamda yer vermek istedim. “Güneşin Patenti Olmaz” diyerek bu hareketi desteklediğimi belirtmek istiyor ve önayak olanları tebrik ediyorum.